''Fener'in hamuru ağır pişiyor''

''Fener'in hamuru ağır pişiyor''

Fenerbahçe bu görüntüsüyle rakibe çok iyi basıyor, iştahlı oynuyor, ancak ceza alanı ve çevresinde pozisyon üretmekte zorlanıyor.

Transferin tartışmasız şampiyonu Fenerbahçe, Rize beraberliğinin ardından Antalyaspor karşısında galibiyete Nani’nin 90+7’deki frikiğiyle ulaştı. Sarı-lacivertliler pozisyon üretmekte zorlandı, Diego’nun performansı yine çok tartışıldı ancak Nani attığı 2 golle maçı söktü, aldı. Sohbetimize Fenerbahçe ile başladık, sarı-lacivertli takımın artılarını, eksilerini mercek altına aldık...

Nani’nin iki golü ve performansı sizi şaşırttı mı?
- Sevgili Bilal, Nani’ler, Van Persie’ler ve benzerleri bu sıra dışı özellikleriyle saygı görüyorlar... Bu bakımdan Nani’nin performansına hiç şaşırmadım... Düşün kaleyi bulan ikisi kafa, biri frikik üç şutundan ikisi gol oldu... Bir kafa vuruşunu da kaleci Fornezzi mükemmel kurtardı. Santrası bile yapılamayan son saniye frikiğini düşün... Belki de bu golle gelen üç puan Fenerbahçe’yi şampiyon yapacak... Nani bu frikik golüyle transfer bedelinin bir taksidini çıkardı bile...

Diego fişi çekmeli

Pereira sizce oyun sistemini bulabildi mi?
- Fenerbahçe’nin henüz belli bir oyun sistemi olduğu söylenemez... Fenerbahçe şu görüntüsü ile rakibe çok iyi basıyor, iştahlı oynuyor ancak ceza alanı ve çevresinde kendine pozisyon yaratmakta zorlanıyor... Seyirci de bunun için Diego’ya homurdanıyor... Etkisiz alanlarda çok iyi olabilirsin. Ceza alanı içini ya da çevresini buldun mu, adam mı eksiltirsin, önünü mü açarsın, kaleye adam gibi şut mu atarsın, ne yaparsın bilemem ama, adın Diego ise fişi çekmelisin. Seyirci senden bunu bekliyor. Diego çok gayretli ama ceza alanı içi ve çevresinde şu görüntüsü ile çok etkisiz...

Yeni Fenerbahçe, geçen kısa sürede geçer not aldı mı?
- Bilal, Fenerbahçe’nin futbol hamuru çok iyi ama bu hamur belli ki ağır pişiyor... Zaten bu hamur piştiği gün Fenerbahçe’nin futbolu tadından yenmez... Fakat Pereira’nın, “yorgunluk” bahanelerini asla kabul etmem. Bu aydan itibaren sürekli haftada iki maç oynayacaksın... Yani üç günde bir... Yönetim hiçbir hocaya kısmet olmayan bir kadro kurdu... Aynı anda, aynı kalitede iki takıma sahipsin... Geri dörtlünün banko üç adamı oynamıyor, soran bile olmuyor... Düşün Ozan Tufan gibi bir oyuncu iki maçtır süre alamadı... Daha Meireles oturuyor, Volkan Şen oturuyor, Alper oturuyor, Gökhan ile Caner yok, bu arada Markovic geldi... Pereira için bu yılın en zor tarafı, oynamayanları hazır tutma ve morellerini koruma konusunda olacak...

Fenerbahçe Sow’u arar mı? Ödenen bonservis bedeli bir rekor oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İyi parayı bulursan herkesi satarsın... Sow’dan iyi para geldi, sattılar... Çok aranacağını düşünmüyorum... Zaten aranırsa, bu bollukta aranırsa o zaman transferde yanlış yapıldığı anlamı çıkar...

Savunma hattı sizce yeterli mi?
- Fenerbahçe savunmasının Türkiye’de çok sıkıntı çekeceğini düşünmem ama şunu kabul edelim ki, iki bekin önünde klasik iki kenar orta saha adamı yok... Bekler çoğu zaman yalnız ve çaresiz kalıyor...

Sokaktan gelmedi

Galatasaraylılar, Melo için üzülebilir ama unutulmasın ki sürekli gitmek istedi, Galatasaray’ı hep yedekte tuttu. Rodriguez’in diriliğiyle, iriliğiyle, mücadelesiyle Melo’nun yerini doldurma ihtimalini yüksek görüyorum. Rodriguez de sokaktan gelmedi, resmen Real Madrid’de yetişti.

Torku Konya bir kez daha Galatasaray’a ilaç oldu. Sarı-kırmızılılar geçen sezon 5 golle kazandığı Konya’da bu kez 10 kişiyle farka koştu. Transferin son gününde yaşananlar ve Melo’nun vedası ise bir anda her şeyi unutturdu...

Konya maçındaki skor futbolla doğru orantılı mıydı?
- Galatasaray futbol olarak “idare” etti ama aldığı farklı galibiyetle taraftarlarını “mutlu” etti... Takımın iştah konusunda bir eksikliği var gibi... Özellikle Podolski ve 2 gol atmasına rağmen Sneijder’in havayı yakalamaları gerekiyor... Galatasaraylılar, Melo için üzülebilirler ama unutulmasın ki hep gitmek istedi, Galatasaray’ı yedekte tuttu... Rodriguez’in diriliğiyle, iriliğiyle, mücadelesiyle Melo’nun yerini doldurma ihtimalini yüksek görüyorum... Rodriguez de sokaktan gelmedi, resmen Real Madrid’de yetişti... Carole’u gördükten sonra, Telles gidebilir... Eğer Konya’daki Carole bizi yanıltmadıysa savunması da, hücumu da iyi olan bir sol kanat oyuncusu... Sanki Galatasaray bu transferlerle gençleşiyor ve dirileşiyor gibi...

Burak için geçen hafta “Yedek kalmaz, oyundan da alınmaz” demiştiniz. Bu hafta 90 dakika sahadaydı. Nasıl buldunuz?
- Burak varsa oynar... Konya’da çalışkanlığı ile sahanın en iyi adamıydı. ‘Peki eskisi kadar niye gol atmıyor?’ derseniz, eskiden “tek adam”dı, şimdi roller paylaşıldı... Bir yanında Podolski, öteki yanında Sneijder var... Rollerin paylaşılması Burak için iyi olmasa bile takım için, takım oyunu ve sorumluluğu için iyi...

Transfer politikası çok eleştiriliyor. Hamzaoğlu’nun isyanı sizce doğru muydu?
- Hamza Hoca’nın isyanının büyük bölümü doğru... Bilal 2 haftadır yazıyorum, bir İbrahimovic balonu patladı, Galatasaray 4. yıldızdan da, üç kupadan da bir şey anlamadı... Yalnız Hamza Hoca’ya katılmadığım konu bu İbrahimovic balonunu medya patlatmadı, Galatasaray camiasının içinden kaynaklandı. Medya da “ballı börek” diye üstüne atladı... Transfere gelince... Para var da yapmıyorlar mı? UEFA kafana dikilmiş, gözü kasanda... Nasıl yapacaksın transferi? Son gün sağ kanada Dortmund’lu Grosskreutz hamlesi geldi ama bizim futbol dünyası o kadar büyük yıldızlara alıştı ki, “gençmiş, yararlıymış“ hiç bakmıyorlar, onları ancak sansasyonel transferler kesiyor.

Galatasaray’dan bu sezon Avrupa’da nasıl bir performans bekliyorsunuz?
- Hamza Hoca’ya “Al eline kağıdı, kalemi şuraya bir Şampiyonlar Ligi grubu yaz” deseler, ancak bu kadarını yazardı... Galatasaray’a birinci kategorinin 2. sınıf takımları düştü... Buna rağmen G.Saray için tek umut şu: Avrupa’da oynayınca vitesi en az 2-3 kat artırıyor. Yoksa ligdeki futbola bakarsan bırak Atletico Madrid’i, Benfica’yı, Astana takımı bile dert olur...

Töre ve Olcay ligin en iyileri

Beşiktaş, Trabzonspor yenilgisinin ardından Gaziantep’te kendine geldi. Siyah-beyazlı takımda özellikle yerli oyuncuların performansı öne çıktı, ancak son çeyreğe kadar sergilenen futbol kafalarda soru işaretleri bıraktı...

Beşiktaş, Gaziantep’i 4-0 yendi ama Oğuzhan’ın frikiğine kadar oynanan futbol hiç ümit vermiyordu. Bu skor aldatıcı bir etki yaratabilir mi?
- Sevgili Bilal, bu farklı galibiyetlerden sonra başka hoca olsa uçar, ama Şenol Hoca uçmuyor, maç sonu gerçeği açıklıyor. Eksiği olduğunu kabul ediyor... Ben buna rağmen en iyi takım oyununu Beşiktaş’ın oynadığını düşünüyorum. İki deplasman maçında 9 gol attı... Rakip kim olursa olsun önemli bir istatistik... Şu ayrıntıyı unutmayalım günümüzün futbolunda kilit adamlar olan orta sağ kenar ve sol kenarın en iyi iki adamı Beşiktaş’ta... Biri Töre, diğeri Olcay. Hiç olmazsa bu alanın devşirme oyuncusu değiller. Gerçek anlamda çizgi oyuncuları. Beşiktaş Yönetimi dua etsin son anda Atiba’yı bırakmaktan vazgeçti...

Şenol Güneş’in, Mario Gomez’e Gaziantep’te ilk 11’de forma vermesi doğru bir tercih mi?
- Elinde Mario Gomez gibi bir golcü varsa en kısa sürede kazanmaya çalışırsın... Gomez’i oynatmak, Cenk Tosun’u unutmak anlamına gelmez. Ancak şurası kesin ne Quaresma, ne Gomez, hatta ne de Sosa, Beşiktaş’ın “imtiyazlı” oyuncuları olamaz... Beşiktaş’ın Gaziantep’teki son iki golü “hızlı hücum” konusunda ders niteliğindeydi ve bu üç oyuncu o dakika sahada değillerdi... Gökhanlar, Olcaylar, Kerimler, Oğuzhanlar, Cenk Tosunlar kendi yarı alanlarından beş saniyede çıktılar, iki pasla gol yaptılar... Beşiktaş Gökhan Töre’dir, Beşiktaş Oğuzhan’dır, Beşiktaş Olcay’dır, Atiba’dır... Beşiktaş’ta bu yapı ile yıldıza dayalı düzen olmaz, takıma dayalı düzen olur. Doğrusu da budur...

Beşiktaş kaleci transferi yapmalı mıydı?
- Takım üç cephede oynadığına göre aynı kaliteye yakın üç kaleciye ihtiyacı var... Keşke Cenk Gönen’i ikna etselerdi de gitmesine engel olsalardı... Benim anlamadığım Şenol Güneş canlı yayında gitmesine karşı çıktı, hatta “nereden çıkıyor bu haberler” dedi, buna rağmen Cenk gitti... Koca Beşiktaş Kulübü, bir kaleciyi tutamaz mı?

Trabzonspor’un derdi Avni Aker

Trabzonspor, Akhisar’a puan verdi diye Şota eleştirilebilir ama oyuncu değişikliklerinde neyi kötü yaptı? Marko Marin’i oyuna aldı, süper oynadı... Cardozo’yu sahaya sürdü, beraberlik golünü attI... Bir stoperi çıkarıp bir golcüyü sokmak da önemli bir hamleydi... Marko Marin kısa sürede mükemmel işler yaptı... Kimi keser dersen, onu orta saha oyuncuları düşünsün... Mbia hariç hepsi kesilebilir. Orta sahada sayısal kalabalık önemli değil, kim ne kadar iş yapıyor, ona bakmalı... Trabzonspor bu kadrosuyla zirveye oynar da, bu seyirci azlığı ile şampiyonluğa oynayamaz... İki maçta 6 puan yapmışsın, Beşiktaş’ı yenip Avni Aker’e gelmişsin, tribünlerde 8 bin seyirci var... Hep istiyorsun, vermeye gelince maça bile gelmiyorsun... Trabzonspor Avni Aker’i dolduramazsa şampiyon olamaz...

Rakiplerden çok bize bağlı

A Milli Takımımız, Letonya ve Hollanda ile oynayacağı maçlarda kaderini kendisi çizecek. Sonuna kadar yarışın içinde kalabilecek miyiz?
- Sevgili Bilal, 2016 Avrupa Şampiyonası finalleri yolunda ‘kader’ haftasına girdik. Milli Takımımız konusunda neredeyse kaybolan bir umudu yakalamanın gayreti içindeyiz. Son maçlarda umut veren bir gelişme var. Umutlarımız Konya’da, Letonya ve Hollanda ile devam eder mi? Bu, rakiplerimizden çok bizim ne yapacağımıza bağlı...

Haftanın takımı: Beşiktaş
Haftanın futbolcusu: Gökhan Töre (Beşiktaş), Nani (Fenerbahçe), Burak (Galatasaray), Lukac (Akhisar)
Haftanın teknik direktörü: Şenol Güneş (Beşiktaş)
Haftanın hakemi: Cüneyt Çakır (Gaziantepspor-Beşiktaş)

Milliyet